Gastronomi ve iki yaşamsal işlevi
Prof.
Dr. Aziz Ekşi
Gastronominin kuşkusuz sanatsal bir boyutu
da vardır. Aynı zamanda, toplumun yaşam tarzını yansıtan ve kuşaktan kuşağa
aktarılan kültürel bir ögedir. Fakat
gastronomi, her şeyden önce pozitif bir bilim dalıdır.Bu bilim dalının ilgi
alanı, yalnızca yemeğin hazırlanması ve bunun tekrarlanması değildir
Yemeğin lezzet açısından doyurucu,
görsel açıdan çekici olması yanında
beslenme açısından sağlıklı olması kuşkusuz önemlidir. Ve bu üç ögeyi aynı tabakta
buluşturmak sanıldığı kadar kolay değildir.Bu nedenle gastronominin birinci
işlevi; sağlıklı beslenme kurallarını da dikkate alarak lezzetli yemek hazırlanmasıdır.
Fakat bununla bitmiyor.Bir de gıda güvenliği kavramı var.Yemekte
sağlığa zararlı herhangi bir etkenin(mikrobiyel,kimyasal, fiziksel)
bulunmaması veya oluşmaması da çok
önemli. Dolayısı ile gastronominin ikinci
işlevi de gıda güvenliğinin sağlanmasıdır ve birincisi kadar önemlidir.
Yemeğin Lezzeti
Öncelikle, sağlıklı ve kaliteli bileşenden
yola çıkılması gerekiyor. Tahılı,
sebzesi, baklagili, eti, sütü, yumurtası ve çeşnisi ile o kadar çok bileşeni
var ki yemeğin. Bunların sağlanma sürekliliği ve uygun koşullarda depolanması
da önemli. Sonra uygun yöntemlerle hazırlanması.Yıkama, ayıklama, soyma,
doğrama, haşlama vb... Sonra uygun bir pişirme yöntemi ile yemeğe
dönüştürülmesi. Uygun bir sıra ile, uygun sıcaklıkta ve uygun bir tabak kompozisyonu ile servis edilmesi.
Lezzetin ve görselliğin oluşumu; bu
aşamaların adım adım izlenmesine ve kontrol altında tutulmasına bağlı. Ayrıca her
aşamada; besin değerinin korunması ve zararlı madde oluşumun da önlenmesi
zorunlu.
Gürbüz Doğan Ekşioğlu |
Yemeğin kalitesi müşteri beğenisinden soyutlanamaz. Çünkü bir
tanıma göre kalite; müşteri beklentisinin karşılanma derecesidir veya müşteri beğenisinin kazanılma düzeyidir.
Dolayısı ile müşterinin olumlu veya olumsuz tepkisine göre mevcut lezzetin iyileştirilmesi veya yeni lezzetlere
yelken açılması gerekiyor.
Bu işlevin yerine getirilmesi; öncelikle
gıdaların doğal bileşiminin bilinmesine bağlıdır. Sonuçta gıda ve yemek farklı kimyasal moleküllerden oluşuyor.
Örneğin; zeytinyağlı pırasayı pırasa, pirinç, havuç ve yağ gibi dört ingrediyenle tanımlamak yeterli
olmaz. Her birindeki yüzlerce bileşiğin
karşılıklı etkileşimini de bilmek gerekiyor.
Gıdanın gerek besin değerini, gerek duyusal özelliğini belirleyen bu bileşiklerdir. Bunların
özellikleri, davranışları ve birbiri ile etklieşimidir. Bunlar bilinmeden pişirme sırasındaki değişimin anlaşılması,
yorumlanması ve yönetilmesi söz konusu değildir.Dolayısı ile günümüzde gastronomi,
kendi özgünlüğünü koruyarak gıda mühendisliğinden ve beslenme biliminden de destek alması gereken uygulamalı bir bilim dalıdır.
Türkiye’de gastronomi biliminin mutfakla
buluşması çok olumu bir gelişmedir. Bunun; lezzet ve sağlık açısından somut sonuçları yakın gelecekte daha iyi görülecektir.
Fakat bu yeterli değildir. Bu bilimin toplu tüketim ya da yemek sektörünün her
yanına yayılması gerekiyor.Bunun nedeni, yemek sektöründe yaşanan gıda güvenliği
açığıdır.
Gıda Güvenliği
Gıda güvenliği, gıdalarda sağlığa zararlı bir etkenin
bulunması veya oluşması ile ilgili bir kavramdır. Bu etkenlerin başında patojen
bakteriler, küfler ve oluşturduğu mikotoksinler,
pestisit ve hormon kalıntıları, çevre
kontaminasyonları vb geliyor. Bunların
gıdada varlığı hastalıklara ve zehirlenmelere yol açıyor. Gıda kontrol
uygulaması da esas olarak bu tehlikelerin
bertaraf edilmesine yöneliktir. Bu amaçla gıda işletmelerinde kamu tarafından periyodik
olarak kontrol yapılıyor.
Türkiye’de toplam 640 000 gıda
işletmesinden söz ediliyor. Bunun yaklaşık 87 000’i gıda üretim yeri, 303 000’i
gıda satış yeri ve 250 000’i gıda tüketim yeridir. Üretim yerlerinde(fabrika) genellikle teknik
eleman(gıda mühendisi vb) çalıştığı için risk daha azdır. Gıdalar çoğunlukla
ambalajlı olduğu için satış yerlerinde de risk fazla değlidir.Fakat gıda
tüketim yerlerinde (lokanta, kantin, lokal vb) durum farklıdır. Basına yansıyan
başlıca gıda zehirlenme olaylarının daha çok tüketim yerlerinden kaynaklandığı
görülüyor. Bunun nedeni, bu sektörün
bilimle henüz yeterince buluşmamasıdır.
Bu görevin öncelikle gastronomi programlarına düştüğü
açıktır. Çünkü gastronomi sektöre ve konuya
en yakın bilim dalıdır. Dolayısı
ile gastronomi programlarının bir işlevi
de bu sektörde ve gıda kontrolunda görev alacak yetkinlikte mezun
vermesi ve eğitim programlarının tasarımında bu olgunun da dikkate alınmasıdır.
Kısaca, gastronomi mezunlarının
işlevi mutfaktaki lezzetli ve sağlıklı yemekle sınırlı değildir.Günümüzde
bunlara, yemek sektöründeki gıda güvenliği gibi yaşamsal bir işlevin de eklenmesi
gerekiyor.
---------------------------
gastronomutfak dergisi için
Yorumlar
Yorum Gönder