Süper gıda yaklaşımı ve fındık…
Prof Dr Aziz EKŞİ
Bu noktada şu gerçeğin da altını çizelim.
Herhangi bir gıdanın sağlık üzerine
olumlu etkisinin etiketinde yer alması için, geçerli kanıtlara dayanması ve
yetkili kuruluş tarafından onaylanması gerekiyor. Bunlara “sağlık beyanı”
deniliyor, kanıtlar üretici firma tarafından sağlanıyor ve EFSA(Avrupa Gıda
Güvenliği Otoritesi) tarafından onaylanıyor. Böylece abartılı bilgilerle tüketicinin yanıltılması
engelleniyor. Bu kapsamda EFSA tarafından onaylanan 250 dolayında sağlık beyanı
var bunlardan yaklaşık 200’ü Türkiye’de de izinli.
Fakat süper gıdaların sağlıkla ilişkisi gıdanın
etiketinde yer almıyor. İletişim daha çok medya üzerinden ya da kulaktan kulağa
gerçekleşiyor. Dolayısı ile bunlar abartılı ya da gerçekdışı olabiliyor. Bu
kapsamda öne çıkan gıdaların başında açai, turna üzümü, mavi yemiş(likapa), nar, kırmızı
pancar, somon ve kakao geliyor. Bunlardan açai, turna üzümü, mavi yemiş ve kakao antioksidan; kırmızı pancar nitrat
ve somon ise omega-3 yağ asidi içeriği ile öne çıkıyor. Bilindiği gibi
antioksidanlar, vücutta oluşan zararlı serbest radikalleri bağlayarak bağışıklığı
güçlendiriyor ve bazı hastalıklara(kanser, kalp-damar, katarakt gibi) yakalanma
riskini azaltıyor. Omega-3 kanın akışkanlığını artırırken, nitrat kanın
pıhtılaşma eğilimini azaltıyor ve böylece kardiyovasküler hastalıklardan
korunmaya yardımcı oluyor.
Oysa bir gıdaya “süper” denilmesi bu kadar kolay
olmamalı. Bence gıdanın tek başına beslenme gereksinimini ne ölçüde karşıladığına bakılmalı. Yalnız
antioksidan miktarı değil diğer besin ögelerinin de sayısı ve miktarı dikkate
alınmalı.
Diyelim ki ıssız bir adada uzun süre yaşamak
zorundayız. Yeterince su var ve beslenme
için yanımıza tek bir gıda almamıza izin veriliyor. Hangi gıdayı alırsak sağlığımızı daha iyi koruruz? Bu sorunun
yanıtı neyse, süper gıda işte odur.
İlk bakışta sorunun doğru yanıtı ekmek gibidir.
Fakat biraz düşününce ekmeğin yeterli olmayacağı açıktır. Çünkü en azından
makro besin ögesi dağılımı dengeli değildir. Dengeli beslenme için; günlük
kalorinin yaklaşık %50 karbonhidrat, %25-30 yağ,%20-25 proteinden oluşması
gerekiyor. Antioksidan kapasite de ne kadar yüksekse o kadar iyidir Oysa
ekmekte; antioksidan gibi protein, yağ ve lif miktarı da düşüktür. Süper gıda diye tanımlanan somon,
kakao, pancar, açai, nar gibi gıdaların bileşimi de bu profile yakın değildir
Süper denilen gıdanın; antioksidan ve diyet lifi
yanında karbonhidrat, protein ve yağ üçlüsünü
belirli miktarın üzerinde içermesi
gerekiyor. Bu profile en yakın gıdalar; fındık, ceviz ve bademdir. Bu gıdaların besin ögesi bileşimi birbirine
yakındır. Karbonhidrat miktarı %14-17, protein miktarı %15- 18, yağ miktarı
ise %54- 65 arasındadır.
Ceviz; yağ miktarının yüksekliği(%65) ve
karbonhidrat miktarının düşüklüğü(%14)
nedeni ile ideal profilden biraz daha uzaklaşıyor. Diyet lifi açısından badem(12 g/100 g) ve
fındık(10 g/100 g), antioksidan açısından ise ceviz(13.1 mmol TE/100 g) ve
fındık(9.3 mmol TE/100 g) öne çıkıyor. Dolayısı ile badem
antioksidan,
cevizin ise diyet lifi miktarı açısından geride kalıyor.
Yer fıstığı ve soyanın bileşimi de bunlara
yakındır Fakat soyanın çiğ yenilmesi söz konusu değildir. Yer fıstığının
ise antioksidan kapasitesi (3.2 mmol
TE/100 g) oldukça düşüktür.
Bu nedenle,
ben olsam ıssız adaya giderken yanıma açai, somon, mavi yemiş, nar,
kakao, pancar değil fındık veya ceviz ya
da badem alırdım. Ama bunlardan fındığı
tercih ederdim. Karadenizli olduğum için değil, süper gıda kavramına natürel
fındık daha yakın olduğu için…
Yorumlar
Yorum Gönder