gıdaya ambalaj gereksiz mi?..

prof dr AZİZ EKŞİ
Bu soru gereksiz gibi gözükebilir. Çünkü “gıdanın ambalajlı olması” genel bir gıda güvenliği kuralıdır. Gıda güvenliğini sağlamanın koşullarından biridir. Fakat bir ülkede bunun tersi söyleniyorsa, söyleyen bilim insanı ise, söylenene kulak veriliyorsa, söyleyenin uzmanlığı ne gıda ne de ambalaj ise ve konunun uzmanları susuyorsa… O zaman ambalajın içerme, koruma, kolaylık, bilgilendirme gibi işlevlerini anımsatmak ve bu soruyu yanıtlamak gerekmez mi?.

Ambalajın birinci işlevi; belli miktardaki gıdayı bir arada tutmasıdır. Buna kısaca ambalajın “içerme” işlevi diyoruz Böylece gıdaya hareket ya da taşınma olanağı sağlanıyor. Gıda; tarladan fabrikaya, fabrikadan markete ve marketten eve ancak ambalaj sayesinde taşınabiliyor. Gıdanın ülkeden ülkeye ve kıtadan kıtaya taşınması da bu yolla gerçekleşebiliyor. Böylece her gıda, her büyüklükte, her mevsimde ve dünyanın her köşesinde bulunabiliyor. Aksi takdirde gıdayı yalnız üretildiği yerde ve anda tüketebilirdik. Yani en başa dönerdik.


Ambalajın ikinci işlevi, gıdayı birçok zararlı etkenden korumasıdır. Buna ambalajın “koruma” işlevi diyoruz. Ambalaj gıdayı;(1) yağış, güneş, nem gibi klimatik faktörlerden,(2) ezilme, kırılma, ufalanma gibi gibi mekanik etkenlerden (3) toprak, toz, gaz, böcek ve mikroorganizma bulaşmasından,(4) depolama sırasında bozulmaktan, (5) başka gıda veya madde katılmasından koruyor. Böylece gıda kalitesi korunuyor, raf ömrü uzuyor, gıda ısrafı azalıyor, gıda zehirlenmesi önleniyor ve gıda güvenliği sağlanıyor.

Ambalajın üçüncü işlevi tüketiciye “kolaylık” sağlamasıdır. Bunu da ambalajın “kolaylık işlevi” olarak tanımlayabiliriz. Bunların başında alışveriş kolaylığı geliyor. Tüketici daha çabuk karar verebiliyor. Alış-veriş sonrası taşımayı da kolaylaştırıyor ve evde depolama olanağı sağlıyor. Miktarı bilindiği için yemeğe daha duyarlı dozlanabiliyor. Yemek hazırlama ve pişirme süresi kısalıyor. Dolayısı ile zaman ve enerji tasarrufu sağlıyor. Ayrıca yemek çeşitliliğine katkıda bulunuyor. Kadının çalışma yaşamına katılması ile bu işlevin önemi daha da artıyor.

Ambalajın dördüncü işlevi ise içerdiği gıda hakkında bilgi vermesidir. Buna kısaca ambalajın “bilgilendirme       işlevi diyoruz. Etiket üzerinden gıdanın başta üreticisi olmak üzere üreticisini, hangi bileşenlerden oluştuğunu, hangi katkıları içerdiğini, alerjen içerip içermediğini, net miktarını, tüketilmesi gereken son tarihi, varsa depolama koşullarını ve hazırlama tarzını ve fiyatının öğreniyoruz. Ayrıca her gıdanın ambalajında içerdiği başlıca besin ögelerinin miktarını da görüyoruz.  Ambalajı olmasa gıda hakkındaki bu bilgileri nasıl öğreneceğiz?

Ambalajın kuşkusuz olumsuz yanları da var. Bunların başında maliyet artışı, çevre kirliliği ve ambalajdan gıdaya yabancı madde taşınması  (migrasyon) geliyor. Gerekliliği/gereksizliği tartışılırken ambalajın sağladığı yararlar gibi kukusuz getirdiği bu yüklerin ve yol açması olası olumsuzlukların da irdelenmesi gerekiyor. Ambalajın gıda maliyetindeki payı, mevcut malzemelerin iyileştirilmesi ve yeni malzeme tipleri ile giderek düşüyor. Atıkların yol açtığı çevre kirliliği, atık toplama sistemleri ve dönüştürme teknikleri ile azaltılabiliyor. Zararlı madde geçme olasılığı ise izin alma süreci ile kontrol ediliyor. Her plastik değil, ancak migrasyon testinden geçen bir plastik gıda ambalajı olarak kullanılabiliyor. 

Eğer sağladığı yararlar olası risklerden fazla ise gıdaya “ambalaj gerekli” demektir. Dolayısı ile, ambalajlı gıda hakkında kuşku yaratmak yerine  yaygınlaşmasını savunmalıyız. Bunu yaparken ambalajın daha güvenli olmasını ve özellikle çevre kirliliği açısından  daha etkili önlemler alınmasını da talep etmeliyiz.


Yorumlar

Popüler Yayınlar