Fabrika öncesi çay...
Yeni bir araştırma; her gün çay
içenlerin oranının İngiltere’de %61, Almanya’da %35 ve ABD’ de %21 olduğunu gösteriyor.1 Türkiye’de
benzeri bir araştırma yok. Ancak, çayı günde 1-5 bardak içenlerin oranı%44.1, 6-10 bardak
içenlerin oranı % 23.6, 10 bardak ve fazlasını içenlerin oranı %22.1. Bu verilere göre günde en az 1 bardak çay içenlerin oranı %90’a yaklaşıyor. İçecek tercihinde çayı birinci sırada sayanların oranı ise %832.
Bu nedenledir ki dünyada en fazla çay
içen ülke konumundayız. 2016 verilerine göre3;yılda kişi başına çay
tüketimi Türkiye’de 3.2 kg. Türkiye’yi 2.2 kg ile İrlanda, 1.9 kg ile İngiltere, 1.4 kg ile Rusya ve 1.2 kg ile Fas ve 1.2 kg Yeni Zelanda izliyor.
Başka bir deyişle Türkiye’deki çay tüketimi yılda 250 milyon bardağa ulaşıyor.
Bu da kişi başına yılda 1250 bardak ve günde ise 3-4 bardak çay demektir.
Çay, çok eskiden beri tanıdığımız bir içecek. Çay içmeye MÖ 2737 yılında Çin’de başlanıyor. Oradan
Japonya’ya geçiyor çay ve Japon kültürünün önemli bir ögesi oluyor. Daha sonra Hindistan,
İngiltere ve dünyanın her köşesine ulaşıyor.
Dünyadaki çaylıkların yaklaşık %35’i Çin’de; %21’i Hindistan’da
ve %7.7’si Kenya’da. Türkiye 767 bin
dekar ve %4.7 payla bu açıdan 8. sırada yer alıyor. Yılda
yaklaşık 1 250 bin ton yaş çay yaprağı işleniyor ve bundan 240 000 ton dolayına
kuru çay elde diliyor. Kuru çay deyince daha çok siyah çay anlaşılıyor.
Çünkü kuru çay üretiminin dünyada %97’si, Türkiye’de ise %98’i siyah çaydan
oluşuyor. Yeşil çay üretimi %2-3 dolayında. Gerçi yeşil çaya yakın sarı ve
siyah çaya yakın kırmızı(oolong) çay tipleri de var ama bunların payı oldukça düşük.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda ne çay ne de şeker !... Doğu
Karadeniz için geçim kaynağı arayışında
gündeme geliyor çay... Zihni Derin’in çabaları ve 1924 yılında 407 sayılı yasa ile çay üretimine
kapı aralanıyor. Ancak çay kültürünün yayılması o kadar kolay olmuyor. Türkiye’de yetişen çaylar
başlangıçta “ot çayı” diye kötüleniyor. Bu nedenle 1940 yılında 3788 sayılı
yasa ile çayın yaygınlaşması için kredi
desteği sağlanıyor. 1947 yılında kurulan
ilk çay fabrikasını diğerleri izliyor. Çay üretimi önce Tekel ve daha sonra Çaykur’a bağlı olmak üzere
kamu tekelinde gerçekleşiyor. Fakat 1984 yılında, 3092 yasa ile özele
açılıyor. Halen 197 fabrikada çay
işleniyor. Bunların 47’si Çaykur’a, 150’si özel sektöre aittir. Fakat kamu ve
özelin payı yaklaşık aynıdır ve yıllara
göre %45-55 arasında değişiyor.
Türkiye’de çay tarımı ruhsata bağlı ve çay üreten aile sayısı 210 bin dolayında.
Bunların yaklaşık %61’i Rize’de, %24’ü Trabzon’da, %10’u Artvin’de ve %5’i de
Giresun’da bulunuyor. Çaylıkların %76’sı
5 dekardan küçük, ve 5-10 dekar arasında olanların payı ise %20 dolayında.
Çay yetiştiricisine 1994’ten bu yana budama desteği ve
2003’ten bu yana da çay pirimi veriliyor. Fakat yetersiz ve giderek
azalıyor. Ödenen pirim, yaş çay fiyatına
göre 2011 yılında %12 iken, 2015 yılında
%8.7. Bu nedenle; üreticilerin %15.2’si geçinecek kadar gelir elde edemediğini,
%55.7’si ise ancak geçinecek kadar gelir sağladığını söylüyor2.
Böylece, tasarruf yapamayan üretici oranı %71’i buluyor. Ayrıca sattığı çayın
bedelini genellikle zamanında alamıyor.
Dolayısı ile üreticinin mutsuz olduğu anlaşılıyor.
Tüketicinin de mutlu olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü çayın
kalitesi öncelikle yaprağa bağlı. Çayın “ikibuçuk yaprak”tan işlenmesi gerektiğini herkes
biliyor artık. Fakat maliyet kaygısı ile çoğu fabrikanın bu kurala uymadığı ve
bunun çay kalitesine olumsuz yansıdığı bir gerçektir.
Çayın kalitesi yaprak sayısına bağlı olduğu kadar yaprağın
koparıldığı çalının yaşına da bağlıdır. Çaylıkların ekonomik yaşı çoktan doldu ama
yenileme henüz gündemde değil. Bunun
devletin desteği ile Çaykur öncülüğünde gerçekleşmesi ve biran önce başlaması gerekiyor. Budama, gübreleme gibi
uygulamalar hakkında üreticinin eğitilmesi de önemli…
Üreticinin kazanması, yöresinde yaşaması ve çay kalitesinin
iyileşmesi için öncelikle bu ekonomik ve
teknik sorunların ivedi olarak çözümlenmesi gerekiyor. Kalıcı çözüm ise üreticinin kooperatifleşmesinden geçiyor.
Çayın kalitesi açısından uygulanan teknolojiye, gerçekleşen dönüşüme
ve çayın sağlıklı bileşenlerine de değinmeden olmaz…
---------------------------------------------------------------------
1https://www.statista.com/statistics/695438/frequency-of-tea-consumption-by-country
2Türkiye’de
değişen çay tüketim alışkanlıkları.www.tb.org.tr/dosya/trabzon-çay-kitap.pdf3 https://www.statista.com/statistics/507950/global-per-capita-tea-consumption-by-country
27 OCAK 2018
Yorumlar
Yorum Gönder