Ne yediğimizi bilmiyoruz!...
Prof Dr Aziz EKŞİ
Çözüm
olarak gıda reformülasyonu önerildi.
Daha açık deyişle; gıdaların
bileşimindeki tuz, şeker ve doymuş/trans yağın kademeli olarak azaltılması
öngörüldü. Hedefe gelince; tuz tüketiminin günde en fazla 6 gram olması, günlük
enerjide şekerin payının %10’u(kişi
başına günde 50 gramı ) geçmemesi ve doymuş yağ tüketiminin günde 20 gramı
aşmaması. WHO’nun tespitini ve koyduğu hedefleri
tartışacak değiliz. Diğer ülkelerdeki uygulamaları da bir yana bırakalım. Türkiye’de
ne yapıldığına bakalım...
Başarılı
olduğumuzu söyleyemeyiz. Bunun başlıca nedeni, ne tükettiğimizi bilemeyişimizdir.
En yeni beslenme araştırması 2010 tarihli. Birçok verisi diğer araştırma
bulguları ile çelişiyor. Günde kişi başına et tüketimi bu araştırmaya göre 64.9
gram iken başka bir araştırmaya göre 32.6 gram. Tuz tüketimi bu araştırmaya göre
günde kişi başına 4.9 gram iken başka
araştırmaya göre 14.8 gram. Günde kişi başına şeker tüketimi bu araştırmaya
göre 21.8 gram iken yalnız çayla
tüketilen şekerin günde kişi başına 25.7
gram olduğu tahmin ediliyor. Örnekleri artırmanın anlamı yok. Çünkü;
veriler doğru olsa bile bu araştırma 7
yıl öncesine dayanıyor ve dolayısı ile güncel
durumu yansıtmıyor.
Gerçi
kişi başına şeker, doymuş yağ ve tuz tüketimi dolaylı olarak tahmin edilebilir.
Fakat gıda tüketim profili bilinmediği için
bunların hangi gıdalardan hangi oranda alındığı belli değil. Dolayısı ile
tuzu, yağı ve şekeri ne kadar azaltacağımızı bilemediğimiz gibi azaltmaya (reformülasyona)
hangi gıdalardan başlayacağımızı da bilemiyoruz.
Durum
böyle olunca boşluğu birileri dolduruyor. Ne kadar katı yağ tükettiğimizi
bilmeden kuyruk yağı öneriyoruz. Fazla tuz tükettiğimiz belli ama kaya tuzu üzerinden tuz tüketimini
özendiriyoruz. Şeker var diye meyveyi yeriyoruz ama meyvenin C vitamini,
antioksidan ve posa kaynağı olduğunu unutuyoruz. Şeker tüketimindeki payı %0.2
dolayında iken meyve suyunun yasaklanmasını öneriyoruz. Böylece bilimi ve etiği
hiçe sayıyoruz.
Çözüm;
iyi tasarlanmış bir beslenme araştırması ile gıda tüketim profilinin ortaya
konulmasıdır. Reformülasyon stratejisinin buna göre tartışılması ve
belirlenmesidir.
Öte
yandan, tek bir uzmanın dediğine ya da tek bir araştırmanın sonucuna bilimsel
kuşku ile bakmalıyız. Bu konuda başka araştırmaların sonuçlarını da dikkate
almalıyız. Buna karşılık, o konudaki
araştırmaların tümünü değerlendiren meta analiz sonuçlarına ve EFSA gibi
uzman kuruluş görüşlerine
güvenmeliyiz.
LabMedya,sayı:44.
Yorumlar
Yorum Gönder