Salçaya koruyucu katkı gerekmez!..
Prof Dr AZİZ EKŞİ
Türkiye’de en yeni teknolojiyi uygulayan sektörlerden biri de
salça sanayidir. Esas olarak domates
işlemektedir fakat son yıllarda buna biber de eklenmiştir. Sektörde 40
dolayında firma faaliyet gösteriyor. Yılda işlenen domates miktarı 2.1-2.7 milyon ton arasında değişiyor ve
bundan 320-450 bin ton arasında salça
üretiliyor. Üretim
açısından dünyanın ilk 5 ülkesi arasında yer alıyor. Salçanın 180-200 bin tonu yurt içinde tüketilirken, 120-160 bin tonu ihraç ediliyor.
2008 yılına kadar salça ;başlıca teneke
kutu ve ayrıca cam kavanozda tüketiciye ulaşıyor. Raf ömrü pastörizasyon
ve sıcak dolum gibi ısıl işlemlerle
sağlanıyor. Herhangi bir koruyucu kimyasal madde kullanılmıyor. Çünkü hem
gerekmiyor hem de yasaktır.
Yasak kapısı, 2008 yılında domates salçası standardının(TS1466)1
revizyonu ile aralanıyor. Bu revizyonla
domates salçasına (yalnız PET
ambalajlı olana) 2000 mg/kg düzeyinde benzoik
asid/benzoat (E210-213) katılmasına izin veriliyor. 2009 yılında benzoik asid geri çekilerek bu kez 1000 mg/kg sorbik asid/sorbat (E200-203) katılması
kabul ediliyor.
Yasal
kılıf olarak AB Katkı Maddeleri
Regülasyonu (EC 1338/2008)2 kullanılıyor. Gerçekte, bu yönetmelikle benzoik asid veya
sorbik asid katılmasına izin verilen gıdalar
arasında salça (paste) yoktur. Fakat, konserve
edilemeyen bazı meyve ve sebze müstahzarlarına(!) sorbik asid katılmasına
izin verilmektedir. Salça hemen bir sebze müstahzarı olarak yorumlanıyor ve bu
yorumla konserve edilmeyen domates salçasına
sorbik asid katılması uygun bulunuyor. Fakat bu yorumun doğruluğu
tartışmalı. Bu nedenle, söz konusu AB yönetmeliğinde olmadığı halde, 2013 tarihli TGK Katkı Maddeleri
Yönetmeliği’nde3 sorbik asid/sorbat katılmasına izin verilen gıdalar listesine salça ve püre de(teneke ve cam ambalajlı olmayan) ekleniyor. Görüldüğü gibi çok
çaba harcanıyor, PET ambalajlı salçaya
kimyasal koruyucu katılması için.
Öte yandan bu zorlama yoruma ve yanlış
uygulamaya güçlü kanıtlarla itiraz ediliyor. 2014 yılında salça ve
püre(ambalajı ne olursa olsun) koruyucu katılmasına izin verilen bu listeden
çıkarılıyor. Fakat eldeki katkılı stokların bitmesi için 2 yıl geçiş süresi
veriliyor. Bu süre önce 1 yıl uzatılıyor
ve sonra 1 yıl daha… Şimdi bu noktadayız.
Bu uygulamaya artık dur denilmesi
gerekiyor:
(1)Bu uygulama öncelikle salçanın tanımına aykırıdır. Gerek ilgili uluslararası Codex Alimentarius
standardında4, gerek ilgili TSE standardında1 ve gerekse TGK
salça ve püre tebliğinde5
domates salçasının tanımı; özetle ”sağlıklı
ve olgun domateslerden tekniğine uygun olarak elde edilen pulpun koyulaştırılması..” diye başlamakta ve “fiziksel yolla dayanıklı hale getirilen ürün” diye sonuçlanmaktadır
Eğer bir gıdanın fiziksel yolla dayanıklı kılınacağı tanımında vurgulanmışsa, kimyasal yolla muhafazasına izin verilir mi? Daha
doğrusu bir gıda kendi tanımına aykırı
olur mu? Böyle bir uygulamaya göz
yumulur mu?
(2) Uygulama gıda bilimine aykırıdır. Raf ömrünü
uzatmak için salçaya kimyasal
katılmasını gerektiren teknolojik bir
yetersizlik söz konusu değildir. Yıllardan beri, otomatik sistemlerde el
değmeden üretilmekte ve fiziksel bir
uygulama olan ısıl işlemle(pastörizasyon, sıcak dolum, aseptik dolum) muhafaza
edilmektedir.
Koruyucu katılmasına izin verilerek bir anlamda ileri teknoloji cezalandırılırken geri
teknoloji ödüllendirilmiş olmaktadır.
(3) Bu uygulama rekabet
kurallarına aykırıdır. Bir yanda
kapalı sistemlerde pastörize edilerek hermetik kaplarda korunan,
diğer yanda kimyasal madde
katılarak plastik varil ve kaplarda muhafaza edilen salça… İkincisinin üretim
maliyeti kuşkusuz düşüktür. Fakat gıda
güvenliği açısından toplumsal maliyeti
çok yüksek olabilir.
(4) Bu uygulama insan
sağlığına aykırıdır. Çünkü; bir gıdaya katkı maddesi
katılmasına izin verilirken; katkının zararsızlık düzeyi, katıldığı gıdanın tüketim düzeyi ve katkının diğer
gıdalardaki miktarı birlikte dikkate alınmak zorundadır. Türkiye’de böyle bir analiz yapılmadığı da açıktır.
Ayrıca salçanın içine girmediği yemek yok gibidir. Dolayısı
ile salçaya koruyucu katılması demek, salça katılan her gıdaya koruyucu
bulaşması demektir. Buna çocuk gıdaları da dahildir.
Hiç unutmam…Yıl 1967. Bir derste değerli hocam Prof Dr Sait Tahsin TEKELİ; “evlerde
domates suyunun salisilat ile muhafaza
edildiğini ve bunun insan sağlığı açısından sakıncalı olduğunu” söylemişti. Yıl
2017. Domates sosu veya suyu artık çoğu
evde bile sıcak dolum veya pastörizasyonla muhafaza edilirken insan sağlığını
ve tüketiciyi korumakla görevli kuruluşların salçada koruyucu katkısına tolerans göstermelerini anlayamıyorum…
Bunları yazarken inanın içim içime sığmıyor. Bilimi
dışlayarak kim nereye varmış ki?..
-------------------------
1TSE Domates
Salçası ve Püresi(Tomato Paste and Puree) standardı.TS1466 (2008).
2Regulatıon (EC) NO 1333/2008 of the
European Parliament and of the Councıl of 16 December 2008 on Food Additives.
3Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı
Maddeleri Yönetmeliği. Resmi Gazete 28693.30.06.2013.
4Codex Standard For Processed Tomato
Concentrates (Codex Stan 57-1981).
5Türk Gıda Kodeksi Salça
ve Püre Tebliği(Tebliğ No: 2014/6). Resmi Gazete 29090.14.06.2014.


Yorumlar
Yorum Gönder