Gıda etiketlerinde bahar temizliği
Prof Dr Aziz Ekşi
Lefke Avrupa Üniversitesi Gastronomi Bölümü
Gıda sektöründe “temiz etiket” uygulaması giderek
yaygınlaşıyor. Uygulama “temiz etiket” diye adlandırılsa da kastedilen gerçekte
“temiz gıda” dır. Çünkü etiketin işlevi, ambalaj içeriğini olduğu gibi
yansıtmaktır. Dolayısı ile etiketin temiz olması için önce gıdanın temiz olması
gerekiyor. Temizlikten kastedilen ise
kısaca tüketici gözüyle gıdadaki fazlalıkların atılması ve etiketin gereksiz
bilgilerden kurtarılmasıdır. Fazlalıkların başında ise gıda katkıları, sentetik
bileşenler ve kimyasal prosesler
geliyor. Bu uygulama, gıda zincirine
kendini gözden geçirme fırsatı sağlıyor. Tıpkı uzun kış mevsimi sonrası
evin havalandırılması ve fazlalıkların atılarak güneşli günlere hazırlanılması
gibi.
Uygulamanın yaklaşık on yıllık geçmişi vardır. ABD
ve Avrupa’da başlamıştır ve doğuya doğru yayılmaktadır. İtici gücü tüketicidir,
tüketicinin ambalajlı gıdadan beklentileri ve talepleridir. Bu talep
öncelikle gıda satış zinciri tarafından
algılanmıştır. Gıda endüstrisi tarafından da benimsenmiş ve uygulanmaya başlamıştır.
Uygulamanın hızlıca yayıldığı görülmektedir. Avrupa’da
ambalajlı gıdalardaki temiz etiket oranının 2013 yılında ortalama yüzde 27 olduğu belirtiliyor. 2017 yılında da temiz
etiket uygulamasının gıda alanında en zirvedeki
trend olacağı vurgulanıyor. Henüz 10 yıllık geçmişi olan bu kavramın bu kadar yaygınlaşmasının başlıca
nedeni; endüstriyel gıdalara kuşku ile
bakılması ve sağlıklı beslenmeye duyulan ilginin giderek artmasıdır.
Güncel ve
yaygın olsa da “temiz etiket” uygulamasının yasal bir tanımı yoktur. Ancak çok sayıda güncel tanımı vardır. En kestirme yoldan; “gıdanın en doğal ya da doğala en
yakın durumunda tüketilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımı yapan gerçekte tüketicidir. Ancak
kapsamı ve kriterleri tüketici grubuna, satış zincirine ve gıda üreticisine
bağlı olarak değişmektedir. Onay makamı da yine tüketicinin kendisidir.
Bu kapsamda tüketicinin gıdadan beklentileri üç
başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan birincisi tüketicinin gıda etiketinde
görmek istemediği bileşen ve katkılardır. İkincisi, gıda etiketindeki bileşen listesinin olabildiğince kısa ve
açık olmasıdır. Üçüncüsü ise gıdanın geleneksel yöntemlerle işlenmesi veya
minimal proses uygulanmasıdır.
Bunlardan en önemlisi kuşkusuz birincisidir. Yani
tüketicinin gıda etiketinde görmek istemediği bileşen ve katkıların ne
olduğudur. Avrupa’da yapılan tüketici araştırmaları; genel olarak katkıların(koruyucu, renklendirici, aroma
verici vb), bunların özellikle sentetik olanlarının, kimyasal çağrışımı yapan
veya E kodu taşıyan bileşenlerin istenmediğini göstermektedir. Tüketicinin gıda
etiketindeki bileşen listesinde görmek
istedikleri ise tanıdığı, bildiği ve mutfağında da bulundurduğu ve bizzat
kullandığı gıda bileşenleridir.
Dedik ya tanım aynı ama kapsam satış zincirine
göre farklı olabilmektedir. Temiz etiket kategorisindeki gıdalarda bulunması
kısıtlanan bileşen veya katkı sayısı WHOLE FOODS zincirinde 84, KROGER zincirinde 101, SAFEWAY zincirinde ise 130’dur.
Bunların hangi bileşenler olduğuna gelince;
IFIC(2013) araştırmasına göre azalan sıra ile tuz, HFCS, trans yağ, kolesterol,
MSG, yapay boya, büyüme hormonu, sakkarin, yapay aroma, aspartam, yapay
katkı(BHT) ve rafine şekerdir.
Bu konuda INGREDION(2013) tarafından 9 Avrupa
ülkesinde yapılan bir araştırmaya göre tüketici gözüyle gıda bileşenleri üç
grupta toplanabiliyor:
Birinci
grupta; tüketici tarafından kabul gören bileşenler var.
Bunlar; doğal aroma, doğal renklendirici, nişasta, patates nişastası, mısır
nişastası, pirinç nişastası, şeker, bitkisel yağ, jelatin, soya proteini vb
olarak sıralanıyor. Ortak yanları; tüketicinin genellikle bildiği veya kullandığı bileşenler olmalarıdır.
İkinci
grupta; askorbik asit, mısır şuubu, pektin, whey proteini, lesitin, patates lifi, modfiye nişasta,
tapyok nişastası gibi bileşenler yer alıyor. Bunlar; tüketicinin kuşku ile
baksa da tolere edebildiği
bileşenlerdir. Bunlar hakkındaki
düşüncenin medya etkisi ile ülkeden ülkeye farklı olduğu belirtiliyor.
Üçüncü
grupta; tüketicini kaçındığı
bileşenler yer alıyor. Bunların başlıcaları ise
guar gam, maltodekstrin, monosodyum-glutamat(MSG), hidrojene yağ, karragenan,
kazeinat, karboksimetilselüloz vb dir. Kaçınma
nedeni; kimyasal çağrıştırması ve bazılarının adının uzun olması olarak
tanımlanıyor.
Temiz etiket uygulamasında en zor iş yine üretici
firmalara düşüyor. Bu amaçla; mevcut
bileşeni ya değiştirmesi ya formülasyondan çıkarması ya da prosesi modifiye etmesi gerekiyor. Ancak bu; gerek tüketici beğenisi, gerek raf ömrü, gerek maliyet ve gerekse mevzuata
uyum açısından sanıldığı kadar kolay değildir.
Zor olsa da tüketici tarafından esen temiz
etiket rüzgarının yönü doğrudur. Bu eğilimin; gıdayı aşırı bileşenden, etiketi fazla bilgiden, endüstriyi
gereksiz eleştiriden koruması ve sağlıklı beslenmeye katkıda
bulunması bekleniyor.
#gıda etiketi #temiz etiket #gıda katkısı @clean label
Yorumlar
Yorum Gönder