Tarımda değişmesi gereken paradigmadır
Prof Dr AZİZ EKŞİ
1980’den bu yana tarım ve gıda
sektöründe gerileme yaşandığı bir gerçektir. Bu dönemin sona ermesi için
bakan değil paradigma değişikliği gerekiyor. Eski paradigma; liberal yaklaşımla tarımın
serbest piyasa koşullarında dalgalanmaya bırakılmasıydı. Bu dalgalanmanın ülke, çiftçi
ve tüketici açısından hangi kayalara çarptığı görüldü.
Yeni paradigmanın başlıca
ögeleri; toprağın korunması, çiftçinin
desteklenmesi ve tarımsal potansiyelin üretime aktarılması olmalıdır.
Bu kapsamda, toprak kullanımından çiftçi örgütlenmesine ve girdi sağlamadan ürün pazarlamaya uzanan bir çok adım atılması gerekiyor:
(1) Öncelikle, toprak reformu yeniden gündeme taşınmalıdır. Toprak reformuna
dayalı olmayan bir tarım reformunun başarılı olması beklenemez. Bu nedenle; toprak
dağılımındaki dengesizliğin azaltılması, kamu arazilerinin üretime
kazandırılması ve feodal ilişkilerin kırılması için gerçekçi bir toprak reformu uygulanmalıdır. Elverişli yörelerde arazi
toplulaştırma çalışmaları hızlandırılmalı ve sulama yatırımları en kısa zamanda tamamlanmalıdır.
(2) Tarımsal üretim artışı, nüfus artış oranının üzerinde olmalıdır.
Çünkü; gıda güvencesi sağlamanın ve kendine yeterli olmanın en güvenli
yolu budur. Ayrıca toplumun yeterli ve dengeli beslenme hakkı dikkate alınarak
tarımsal üretim çeşitlendirilmelidir. Bu
kapsamda et, süt, yağlı tohum ve
baklagil üretimine öncelik verilmelidir.
(3)Tarımsal üretimin
artırılması için genetik materyal iyileştirlmeli, sertifikalı tohum ve kültür
ırkı yaygınlaştırılmalı, tohumluk
ve damızlık gereksiniminin
karşılanmasında yerel gen kaynaklarına öncelik verilmelidir.
(4)Organik tarımın
desteklenmesine devam edilirken esas hedef
doğru tarım uygulamalarının
yaygınlaşması/genelleşmesi olmalıdır. Bu kapsamda gübre, pestisit vb girdilerin kullanımı
bilimsel kurallar çerçevesinde ve kontrol altında artırılmalıdır.
(5)Tarımsal
destek miktarı artırılmalıdır. Önce
GSYH’nın %0.5’inden 5488 sayılı yasada öngörülen %1.0 oranına ve daha sonra kademeli olarak ve %2.0 düzeyine
çıkarılmalıdır. Ayrıca destek sayısı azaltılmalı, çiftçinin tarımsal desteklere erişimi kolaylaştırılmalı
ve etkili bir izleme ile desteklerin
amacı doğrultusunda kullanılması
sağlanmalıdır.
Tarımsal desteklerin havza
bazlı uygulanmasında, ekolojik ve sosyal
kriterler dikkate alınarak havza büyüklüğü ve sayısı yeniden
belirlenmelidir. Havza-ürün eşleşmesinde çiftçi görüşü mutlaka alınmalıdır.
(6)AB ile gümrük birliği kapsamının genişletilmesi için başlatılan
görüşmelerde; işletme küçüklüğünden,
verimlilik düşüklüğünden ve tarımsal
desteğin azlığından kaynaklanan rekabet
gücü yetersizliği dikkate alınmalı ve tarımın rekabet gücününün artırılması için
ürün bazında seçici bir yol
izlenmelidir.
(7) Tarımda kooperatifleşme oranı artırılmalıdır. Tek köy veya tek
ürün bazlı örgütlenme yerine havza, bölge, yöre gibi daha kapsamlı
kooperatiflere geçilmelidir.Kooperatifçiliğin yaygınlaşarak güçlü bir ekonomik
sektör durumuna gelmesi hedeflenmelidir.Tarımsal üretim kooperatifler üzerinden planlanmalı, destekler
kooperatifler üzerinden çiftçiye ulaşmalı ve tarımsal ürünlerin pazarlanmasında
kooperatiflere de görev verilmelidir.
(8) Gıda güvenliğinin
sağlanması için kayıt dışı ve hileli gıda üretimi engellenmeli
ve bu amaçla gıda kontrolu etkinleştirilmelidir. Bu kapsamda; bağımsız bir
gıda güvenliği kurulu oluşturulmalı, izlenebilirlik sistemi yaşama geçirilmeli,
kalite sistemleri yaygınlaştırılmalı,
denetim sıklığı ve analiz kapasitesi artırılmalı, kamuoyu ve tüketiciye
bilgi akışı sağlanmalıdır
(9) Erozyon, tuzlanma, çoraklaşma gibi tarımın sürdürülebilirliği açısından
tehdit oluşturan faktörlere karşı alınan
önlemler etkinleştirilmeli ve küresel ısınmanın olası etkileri kapsamlı olarak
(bölge, üretim deseni, göç olasılığı) olarak araştırılmalıdır.
(10)Tarımdan
kopan işgücü için istihdam yaratılması ve
kırsalın ekonomik ve sosyal gelişmesi
için tarım politikaları ile kırsal
kalkınma politikaları arasında uyum
sağlanmalıdır. Bu amaçla köykent benzeri
bir model geliştirilmelidir.
Yorumlar
Yorum Gönder